2.691 Yabancıya Sahte Rapor ile Vatandaşlık! Şok Skandal Gündemde!
Sahte diplomalar, ehliyet sınavları ve kamu atamaları sonrası şimdi de sahte değerleme raporları ve banka dekontları ile Türk vatandaşlığı verildiği tespit edildi. İki dosyada toplam 2.691 yabancının bu yöntemle vatandaşlık kazandığı belirlendi.

Son günlerde Türkiye, ardı ardına meydana gelen sahtecilik olaylarıyla büyük bir sarsıntı yaşıyor. Sahte üniversite diplomaları, yanıltıcı doçentlik belgeleri, elektronik imza aracılığıyla değiştirilen sınav sonuçları ve şimdi de vatandaşlık karşılığında gerçekleştirilen konut satışlarıyla ilgili ciddi dolandırıcılıklar... İstanbul merkezli yürütülen soruşturmalar sonucunda, sadece belgelerde yer alan veya gerçek değerinin çok altında olduğu belirlenen konutların, sahte raporlarla 250 bin ila 400 bin dolar arasında gösterilerek birçok yabancıya vatandaşlık sunulduğu tespit edildi.
İLK OPERASYON: 870 KİŞİYE SAHTE VATANDAŞLIK
2023 yılında CİMER’e yapılan bir şikayet üzerine İstanbul’da başlatılan soruşturma, 146 gayrimenkulün usulsüz bir şekilde satışıyla 870 yabancıya vatandaşlık verildiğini ortaya koydu. 41 kişi gözaltına alınırken, bunlardan 15'i tutuklandı. Söz konusu dosya, Bakırköy 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor.
İKİNCİ DALGA: 409 KONUTLA 1.821 KİŞİ DAHA VATANDAŞ OLDU
Soruşturmanın kapsamının genişletilmesiyle yeni bir iddianame hazırlandı. İstanbul’un yanı sıra Yalova, Kocaeli, Sakarya, Tekirdağ ve Balıkesir bölgelerini içeren 409 taşınmazın satışında sahte e-imza ve sahte banka dekontları kullanıldığı belirlendi. Bu işlemler sonucunda 1.821 yabancıya vatandaşlık verildiği, ayrıca 74 kişinin sürecinin devam ettiği öğrenildi.
ŞEBEKENİN LİDERİ MÜTEAHHİT, PARA TRAFİĞİ “ÇEK-YATIR” YÖNTEMİYLE MASKELENDİ
İddianamede, şebekenin başındaki ismin Zer Group Yönetim Kurulu Başkanı Muammer C. ve Oğlu Ozan C. ile birlikte hareket ettiği, OC Group İnşaat aracılığıyla bu faaliyetlerin yürütüldüğü dikkati çekiyor. Vatandaşlık işlemleri için gereken döviz girişinin mevcutmuş gibi gösterilmesi amacıyla döviz büroları ve banka hesapları arasında “çek-yatır” yöntemiyle sahte işlem döngüleri oluşturulmuş. MASAK raporları bu durumu doğrular nitelikte.
TAPU MÜDÜRÜNE RÜŞVET, SAHTE DEKONTLAR, VEKALETLE SATIŞLAR
Vatandaşlık işlemlerinin hızlandırılması amacıyla tapu müdürlüklerinde görevli personellere rüşvet verildiği, örneğin Çınarcık Tapu Müdürü'nün kızlarının hesabına 18 bin TL yatırıldığı bilgisi iddianamede yer aldı. Avukatlar aracılığıyla alınan vekaletlerle sahte değerleme raporları ve banka dekontlarıyla gerekli işlemlerin tamamlandığı öğrenildi.
“EN ÖNEMLİ TAPE”: 250 BİN DOLARLIK VATANDAŞLIK 40 BİN DOLARA SATILMIŞ
Savcılığın iddianamesinde yer alan telefon görüşmelerinde, vatandaşlık kazanımı için gerekli minimum yatırım bedelinin sağlanmadığı açıkça ifade ediliyor. Şebeke liderinin “250.000 dolar yerine 40.000 dolar vermişsin... Yasal değil sonuçta yapılan iş” şeklindeki sözleri, sistemli bir dolandırıcılığın varlığını gözler önüne seriyor.
KAMU ZARARININ BÜYÜKLÜĞÜ: EN AZ 4.1 MİLYAR TL
Soruşturma sırasında ortaya çıkan veriler, 555 konut üzerinden en az 119 milyon dolar değerinde işlem yapıldığını gösteriyor. Ancak bu döviz girişinin büyük bir kısmının gerçekleşmediği, dolayısıyla devletin yaklaşık 102 milyon dolarlık döviz kaybına uğradığı ve bu durumun güncel döviz kuru ile yaklaşık 4,1 milyar TL’lik kamu zararına yol açtığı belirlenmiştir.
SİYASİ SORUMLULUK TARTIŞMASI GÜNDEMDE
Vatandaşlık edinen kişiler arasında Türkiye’ye hiç gelmeyen veya yalnızca kısa süre kalanların da bulunduğu, bu kişilerin Türk pasaportu ile yurtdışında faaliyet göstererek Türkiye’nin siyasi itibarını ve uluslararası saygınlığını zedelediği ifade ediliyor.
Şüphelilere yöneltilen suçlamalar:
-Suç örgütü kurmak ve yönetmek
-Resmi ve özel belgede sahtecilik
-Kamu kurumlarını araç olarak kullanmak suretiyle dolandırıcılık
-Yabancıların yasadışı şekilde ülkeye sokulması
Kamuoyunda büyük yankı uyandıran bu sahte vatandaşlık skandalı, son zamanlarda meydana gelen diğer sahtecilik olaylarıyla birlikte değerlendiriliyor. Sahte doçentlik belgeleriyle akademik alanda yer edinme, sınav sonuçlarının sistem üzerinden değiştirilmesi ve sahte diplomalar ile kamuya yerleşmeler, bu yeni olayın ardından Türkiye’nin devletin kritik alanlarındaki güvenlik ve denetim zafiyetlerinin sorgulanmasına yol açtı.