Türkiye’nin 2035 Hedefi: 100 Milyar Euro Yatırım Hamlesi Yapılacak!

2035 yılına kadar her yıl 3,6 trilyon euro yatırım gerektiren küresel altyapı açığı, iklim nötr hedefleri, dijitalleşme ve tedarik zincirleri gibi dönüşümlerle azaltılabilir.

Türkiye’nin 2035 Hedefi: 100 Milyar Euro Yatırım Hamlesi Yapılacak!

Allianz Trade, her yıl düzenlediği ekonomik ve finansal verilerden oluşturduğu raporlara bir yenisini ekleyerek küresel altyapı yatırımları üzerine hazırladığı güncel değerlendirmeyi paylaştı. "2035’e Yüzde 3,5: Küresel Altyapı Açığını Kapatmak" başlıklı bu raporda, modern altyapıya geçişin, iklim nötrlüğü, dijitalleşme ve tedarik zincirlerindeki yeniden yapılandırma gibi temel dönüşümlerle mümkün olacağı ifade ediliyor. Bu dönüşümlerin etkili bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için küresel ekonominin 2035 yılına kadar her yıl 3,6 trilyon euro yatırım yapması gerektiği vurgulanıyor.

Bu yatırım miktarı, dünya gayri safi yurt içi hasılasının yaklaşık yüzde 3,5'ine karşılık geliyor. Altyapı açığının geniş olduğu ve büyük nüfus artışı yaşayan bölgelerde, dijital erişim, kentsel ulaşım ve lojistik kapasitelerin yetersiz oluşu, sanayileşme, şehirleşme ve iklim hedeflerine ulaşma açısından ciddi tehlikeler doğuruyor. Allianz Trade'in raporuna göre, altyapı meseleleri sadece ekonomik büyümeyi değil, aynı zamanda iklim değişikliğiyle mücadele ve toplumsal kapsayıcılık gibi sosyal hedefleri de olumsuz etkileyen boyutlara ulaşmış durumda.

KARAYOLU YATIRIMLARI ÖNE ÇIKIYOR

Allianz Trade Kıdemli Ekonomisti Luca Moneta, Türkiye'nin altyapı ihtiyaçlarına dikkat çekerek, demografik büyüklük, sanayi altyapısının geliştirilmesi ve iklim hedeflerine yaklaşma gerekliliğinin, bu yatırımların önemini artırdığını ifade etti.

Moneta, “Araştırmalarımız, Türkiye'nin 2035 yılına kadar enerji dışı altyapı alanında 100 milyar eurodan fazla bir yatırıma ihtiyacı olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye'deki öne çıkan altyapı alanları ve bu alanların tahmini yatırım ihtiyaçları incelendiğinde, karayolu altyapısı için yaklaşık 72 milyar euro, limanlar için 11 milyar euro, demiryolu sistemleri için 10 milyar euro, telekom altyapısı için 6 milyar euro ve kanalizasyon ile arıtma sistemleri için ise 1 milyar euro yatırım öngörülmektedir” şeklinde konuştu.

Moneta, bu yatırımların özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi nüfus artışının hızlı olduğu metropollerdeki kentsel hareketlilik, dijital erişim ve lojistik kapasitenin iyileştirilmesinde kritik bir rol oynadığını ve sanayi bölgelerinin gelişimi için altyapının güçlendirilmesine acil ihtiyaç duyulduğuna dikkat çekti.

ENERJİ ŞEBEKESİNE ÖNCELİK VERİLMELİ

Allianz Trade'in raporunda, Türkiye'nin enerji altyapısının yenilenmesi gerekliliği vurgulanıyor. Rapor, özellikle enerji şebekesi modernizasyonu, batarya depolama sistemleri ve yenilenebilir enerji kapasitesine yönelik yatırımların önceliklendirilmesi gerektiğini belirtiyor.

Türkiye'nin Avrupa ile Asya arasındaki stratejik konumu, onu bölgesel enerji dönüşümünde önemli bir aktör haline getiriyor. Ancak, mevcut durumda depolama altyapısındaki eksiklikler ve izin süreçlerinde karşılaşılan zorluklar, Türkiye'nin bu rolü sürdürmesini zorlaştırıyor. Enerji güvenliğinin sağlanabilmesi ve iklim hedefleriyle uyumlu hale gelinmesi için, Türkiye'nin özellikle şebeke modernizasyonu ve enerji depolama kapasitesine yönelik ek yatırımlara ihtiyacı olduğu vurgulanıyor.

ALTYAPI YATIRIMLARI İÇİN YENİ FIRSATLAR

Türkiye'de ekonomik normalleşme sürecinin altyapı yatırımları açısından yeni bir fırsat oluşturabileceğini belirten Luca Moneta, “Türkiye'nin ekonomi politikalarındaki yeni dönem, kamu maliyesindeki iyileşme ve iç talepteki artışla destekleniyor. 2025 için yüzde 2,5 ve 2026 için ise yüzde 3 seviyelerinde bir gayri safi yurt içi hasıla büyümesi bekleniyor. Ancak mevcut yatırım hareketliliği hala potansiyelinin altında kalıyor,” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.

İhracat odaklı şirketlerin, dış talepte yaşanan zayıflama ve Türk Lirası'nın reel anlamda değer kazanması sonucunda rekabet güçlerini yitirdiklerini de sözlerine ekleyen Moneta, finansmana erişimin geçmiş yıllara göre daha kolay hale geldiğini, ancak bunun henüz özel sektörün yatırım kararlarına yeterli şekilde yansımadığını ifade etti.