Prof. Dr. Osman Bektaş'ın Şaşırtan Teorisi: Marmara Denizi Deprem Riskini Azaltıyor!
Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, Marmara depremiyle ilgili yeni bir perspektif sunuyor. Sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, Marmara Denizi'nin jeolojik yapısının deniz altındaki fayların 7'den yüksek depremler oluşturmasını engellediğini, esas tehlikenin karadaki kilitli faylarda bulunduğunu vurguladı.

BÜŞRA AKDAŞ
Marmara Denizi'nde beklenen büyük depreme ilişkin endişeler devam ederken, Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, dikkat çekici bir analiz sundu. Bektaş, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda, Marmara Denizi'nin kendine özgü jeolojik yapısının depremlerin büyüklüğünü sınırladığını ileri sürdü.
MARMARA'NIN ALTYAPISI: NEDEN FARKLI?
Prof. Dr. Bektaş, kendi teorisini beş temel maddede açıkladı. Buna göre, Marmara Denizi'nin altındaki, yerin "manto" olarak adlandırılan sıcak katman, yüzeye daha yakın bir konumda yer alıyor. Bu durum, üzerindeki sismik kabuğun ısınmasına, gerilmesine ve incelmesine yol açıyor. Bunun yanı sıra, derinlerden yükselen sıcak akışkanlar, fayların daha kolay hareket etmesine neden oluyor ki bu da bilimsel olarak "creep" yani sürünme olarak biliniyor; böylece enerji yavaşça boşaltılıyor.
DENİZDEKİ KÜÇÜK SARSINTILAR, KARADA BÜYÜK TEHLİKE
Bu eşine az rastlanır jeolojik yapı, deniz ve kara üzerinde iki farklı deprem profili oluşmasına sebep oluyor. Prof. Dr. Bektaş, bu konuda şunları kaydetti:
Denizdeki Faylar: İnce sismik kabuk ve "creep" mekanizması dolayısıyla, enerjilerini sık sık fakat 7 büyüklüğünden küçük depremlerle serbest bırakıyorlar.
Karadaki Faylar: Kalın sismik kabuğa sahip ve "kilitli" durumdaki faylar ise enerjiyi uzun dönemler boyunca depolayıp, 7 büyüklüğünden büyük yıkıcı depremler meydana getiriyor.
KANIT: SON YÜZYILIN DEPREM GÖRÜNTÜLERİ
Prof. Dr. Bektaş, bu teorinin son yüzyılda yaşanan depremlerin dağılımıyla da desteklendiğini vurguladı. Bilimsel jeofizik haritaları ve kesitlerin bu teoriyi doğruladığını belirtti.
Bektaş'ın ortaya koyduğu bu teori, İstanbul için deprem riskinin sona erdiği anlamına gelmiyor. Bu görüş, 7 büyüklüğünden fazla yıkıcı bir depremin merkezinin deniz içindeki "sürünen" faylardan ziyade, henüz kırılmamış ve gerilim biriktiren karadaki kilitli fay segmentleri olabileceğine işaret ediyor.