Mühendisler Birleşti: Eşel-Mobil Sistemi ve Meslek Kanunu İçin Acil Çağrı!
Mühendis TEK-SEN Enerji ve Ulaştırma sendikaları, toplu sözleşme süreci öncesinde kamu mühendislerinin uzun zamandır çözülmeyen sorunlarını gündeme getirdi. Sendikalar, enflasyon farkı ödemeleri, “Mühendislik Meslek Kanunu”nun çıkarılması ve liyakat temelli terfi uygulamaları gibi önemli taleplerle yetkililere seslendi.

Mühendis TEK-SEN Enerji ve Mühendis TEK-SEN Ulaştırma sendikaları, toplu sözleşme sürecinin öncesinde teknik çalışanların yaşadığı köklü problemleri çözmek amacıyla bir araya geldi. Her iki sendikanın da dile getirdiği ana meseleler arasında; maaş düzenlemeleri, unvan bazlı ücretlendirme sistemleri ve sosyal haklar öne çıktı.
Mühendislik mesleğinin yasal statüden ve mesleki güvenlikten yoksun olduğunu ifade eden Mühendis TEK-SEN Enerji Sendikası Genel Başkanı Mümin Güler, “Doktorlar, avukatlar, noterler için olduğu gibi özel bir “Mühendislik Meslek Kanunu” çıkarılmalıdır. Yetkililere ve tüm karar vericilere, çağrılarımızı dikkate almaları ve birlikte çözüm üretmeleri için bir kez daha sesleniyoruz.” şeklinde konuştu.
Kamu mühendisleri ve teknik personelin ekonomik, sosyal ve mesleki hakları için savaşan Mühendis TEK-SEN Enerji ve Mühendis TEK-SEN Ulaştırma sendikaları, ortak taleplerini kamuoyuyla paylaştı. Genel Başkanlar Mümin Güler ve Cuma Paksoy, yaptıkları ortak bir basın toplantısında; mühendislerin ve teknik çalışanların karşılaştığı sıkıntılara dikkat çekerek çözüm önerilerini sıraladı. Güler ve Paksoy, yıllardır ihmal edilen bu sorunların artık görmezden gelinemeyeceğini ifade ederek, toplu sözleşme sürecinin bir dönüm noktası olması gerektiğini vurguladı.
“ENFLASYON FAİZİ HER AY ÖDENMELİ”
Kamu mühendisleri, mimarlar ve teknik personelin ülke altyapısını inşa ettiğini ve şehirlerin gelişimine yön verdiğini belirten Mühendis TEK-SEN Enerji Sendikası Genel Başkanı Mümin Güler, bu emeğin karşılığında hak ettikleri adaletin sağlanmadığını; özlük haklarının, maaşlarının ve çalışma koşullarının her geçen gün kötüleştiğini söyledi. Ekonomik koşullar göz önüne alındığında, maaşların korunması için Eşel-Mobil sistemine geçilmesi gerektiğini savunan Güler, “Enflasyonun yüksek olduğu bu dönemde, maaş artışları altı ayda bir yeterli olmamakta. Bu nedenle, her ay düzenli olarak enflasyon farkı ödemesi yapılması gerekmektedir. Enflasyon farkının yanı sıra, refah payının da bir hak olarak kabul edilmesi ve bu oranların 2026'nın ocak ayında yüzde 30, temmuz ayında yüzde 30; 2027'nin ocak ayı ve temmuz ayında yüzde 25 olarak belirlenmesi gerekmektedir. Ayrıca, uzun zamandır güncellenmeyen teknik hizmetler sınıfındaki çalışanların ek ödeme oranlarına en az 50 puanlık bir artış yapılmalıdır. ‘Giyim kartı’ üzerinden, görev yapan personelin sağlık ve güvenliği için koruyucu giyim malzemesi desteği verilmelidir. Bu konuda hangi personele ne kadar ve ne sıklıkla destek verileceğine dair kararın, ilgili kurumlar ve sendika temsilcileriyle oluşturulacak bir komisyonca alınması gerekmektedir.” dedi.
“MÜHENDİSLİK BÖLÜMLERİNE DİKKAT!”
Görevde yükselme süreçlerinde yaşanan sıkıntılara da dikkat çeken Güler, teknik personelin unvanlarına bağlı maaş yapısının tekrar gözden geçirilmesi, idari personel ile arasındaki ücret farkının kapatılması, unvan değişikliği ile artan sorumlulukların ücretlerde de yansımasını talep ettiklerini belirtti. Güler, “Görevde yükselme ve unvan değişikliği süreçlerinde liyakat esas alınmalıdır. Vekaleten yapılan atamalar en çok altı ayla sınırlandırılmalıdır. Sınavlar, merkezi ve güvenilir bir kurum tarafından gerçekleştirilmelidir. Ayrıca, sözlü mülakat uygulamasının kaldırılması gerekmektedir. Ülkemizde mühendislik eğitimi, niceliğe karşı nitelik açısından zarar görmekte. Bu nedenle, mühendislik bölümlerine yerleşim koşullarının üniversite sınavlarında en az 80 bin başarı sırası sınırı getirilmeli. Bu şekilde hem kalifiye mühendis yetiştirilmesi sağlanacak hem de sanayideki nitelikli insan gücü açığı kapatılacaktır.” dedi.
“SEYYANEN ÖDEMELER EMEKLİLİK MAAŞLARINA YANSITILMALI”
Kamu çalışanlarının izin haklarının adil bir şekilde sağlanmasını talep eden Güler, memurların izin günlerinde hafta sonlarının dikkate alınmaması, kullanılmayan izinlerin silinmemesi ve yol izni uygulamasının tüm kamu personeline standart hale getirilmesi gerektiğini ifade etti. Güler, “Seyyanen yapılan ödemelerin SGK matrahına dahil edilerek emeklilik maaşlarına yansıtılması gerekmektedir. Bu çerçevede, teknik personelin ek görevleri göz önünde bulundurulmalıdır. Komisyonlarda görev alan, proje hazırlayan, imzalayan ya da onaylayan teknik personelin ek ödeme alması, sorumluluklarının karşılığı olarak tazminat ödenmesi önemlidir. Teknik hizmetler sınıfında çalışanlar için ayrıca ‘Teknik Çalışma Ödeneği’ adı altında bir ek ödeme düzenlemesi gerçekleştirilmelidir ve bu ödemeler emeklilik döneminde de maaşlara eklenmelidir.” dedi.
“MÜHENDİSLERİN YASAL GÜVENCELERİ OLMALI”
Ülke gelişimine büyük katkılarda bulunan mühendislik mesleğinin, yasal statü ve mesleki güvence eksikliği olduğuna dikkat çeken Güler, “Mesleki yetki, etik denetim, görev tanımı, kariyer gelişimi ve maaş düzenlemeleri yasal bir çerçeveye oturtulmalıdır. Stratejik ve uzmanlık gerektiren bu meslek, toplumun her alanına dokunan bir bilgi alanıdır ve bu çalışanların yasal haklara sahip olmaları gerekmektedir. Ayrıca, tüm teknik hizmet sınıfı personelinin emeklilik süreçlerinde yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesi için işe giriş tarihine bakılmaksızın 5434 sayılı Kanun hükümlerinin geçerli olması gerekmektedir. Adalet, liyakat ve hakka dayalı bir sistem istiyoruz. Emek ve alın terimizin karşılığını almak istiyoruz. Yetkilileri, bizimle işbirliği yapmaya ve kolektif bir çözüm oluşturmaya davet ediyoruz.” açıklamasında bulundu.
“RAMAZAN VE KURBAN BAYRAMLARI ÖNCESİ İKRAMİYE VERİLMELİ”
Mühendis TEK-SEN Ulaştırma Sendikası Genel Başkanı Cuma Paksoy, teknik hizmet sınıfı çalışanlarının uzun zaman biriken yapısal sorunlarına kalıcı çözümler bulmanın gerektiğini vurguladı. Bu kapsamda; ek göstergelere 2200 puan ilavesi, Ramazan ve Kurban bayramı öncesinde bayram ikramiyesi ödenmesi gerektiğini belirten Paksoy, gelir vergisi oranının %15’te sabitlenmesi, üretimle ilgili yılda dört maaş tutarında ikramiye verilmesi ve ücretsiz yemek hizmeti ya da bunun karşılığında ücret verilmesi konularına da dikkat çekti.
“ZORUNLU HİZMET ŞARTLARI KALDIRILMALI”
Paksoy, sözlerine devam ederek: “Toplu sözleşme sürecinde hizmet kolunda üyeye sahip tüm sendikaların oransal temsil kuralı ile komisyonlara katılımı ve alınacak kararların ortak imza ile geçerli olmasının, sendikal çeşitliliği korumak açısından gerekli olduğunu düşünüyoruz. Bazı kamu kurumları ve KİT'lerde uygulanan 3+1 yıl ya da 3 yıl gibi zorunlu hizmet şartlarının kaldırılması, çalışanların kariyer planlaması, aile birliği ve yer değiştirme gibi temel haklarını geliştirecektir. Haftalık çalışma süresinin 40 saatle sınırlandırılması ve fazla mesainin adil bir şekilde ücretlendirilmesi başlıca taleplerimizdendir. Ayrıca, aile yardımı, çocuk yardımı gibi sosyal yardımların arttırılması da çalışanların yaşam kalitesine önemli katkıda bulunacaktır. Taleplerimizin toplu sözleşme sürecine dahil edilmesi, mevcut sorunların çözülmesi ve yapısal iyileştirmelerin yapılması açısından büyük önem taşımaktadır. En büyük isteğimiz, ülkemizin dört bir yanında altyapıdan üst yapıya hizmet veren teknik personelin motivasyonunun korunması ve mesleklerine olan bağlılıklarının güçlendirilmesi için bu taleplerin dikkate alınmasıdır.” şeklinde konuştu.