İtfaiyecilerin Yasal Statüsü Tartışmaları Büyüyor: Yüksek Risk ve Yetersiz Haklar Sorunu!

Ormanları ve insan yaşamlarını koruyan itfaiyeciler, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamındaki büro memurları arasında yer alıyor. Yangınlarda hayatlarını kaybedenlerin 10 yılı doldurmayan aileleri ise tazminat alamıyor. Dünyada profesyonel bir meslek olarak tanınan itfaiyecilik, Türkiye'de yüksek risklerle dolu olmasına rağmen hak kayıplarıyla yüzleşmekte. Bu durum kamuoyunda canlı tartışmalara yol açtı.

İtfaiyecilerin Yasal Statüsü Tartışmaları Büyüyor: Yüksek Risk ve Yetersiz Haklar Sorunu!

FEYZA NUR ÇALIKOĞLU

Son zamanlarda Türkiye'de meydana gelen orman yangınları ve diğer doğal felaketler sırasında sergiledikleri özverili çabalarla ön plana çıkan itfaiye personelinin yasal konumları ve hakları, toplumda ciddi bir tartışma konusu haline geldi.

İtfaiyecilerin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi olarak genel idari hizmetler sınıfında yer alması, bu meslek grubunun fiziksel olarak zorlayıcı koşullarda, kritik ekipmanlarla çalışıyor olmasına rağmen büro personelleri olarak sınıflandırıldığına dair eleştirileri beraberinde getirmekte. Bu durum, yüksek risk taşıyan bir mesleğin, yasa tarafından bile gerçek bir meslek olarak tanınmadığı iddialarını doğurmakta ve itfaiyecilerin haklarının diğer kamu güvenliği meslekleriyle kıyaslandığında yetersiz kaldığını göstermektedir.

Görüldüğü üzere itfaiyeciler, son dönemdeki yangınlar sırasında duman zehirlenmesi, yüksek sıcaklığa bağlı yanıklar, nükleer, biyolojik ve kimyasal maddelere maruz kalma gibi sağlık tehditlerinin yanı sıra, göçük altında kalma, trafik kazası ve psikolojik travmalar gibi ciddi fiziksel ve zihinsel tehlikelerle başa çıkmaktadır. Ancak mevcut yasal düzenlemeler, itfaiyecilik mesleğinin maruz kaldığı riskler ve özel koşulların gerekliliklerini yeterince karşılamadığı ve bu durumun özlük hakları da dahil birçok hak kaybına neden olduğu bilinmektedir.

TAZMİNAT HAKLARI VE 10 YIL KAYDI

İtfaiyecilerin tazminat hakları, kamuoyunda sıkça konuşulan meselelerden biridir. Özellikle, 10 yıllık hizmet süresini tamamlamayan itfaiyecilerin iş kazası sonucunda hayatını kaybetmeleri durumunda ailelerinin tazminat almasının engellendiği ifade edilmektedir. Devlet Memurları Kanunu gereğince, kamu çalışanlarının görev sırasında yaşamını yitirmesi halinde, ailelerine veya kendilerine ölüm/maluliyet tazminatı ödenmesi öngörülmektedir. Bununla birlikte, bir itfaiye çalışanının bu tazminattan yararlanabilmesi için en az 10 yıl görev yapmış olması gerekmektedir. Bu durum, hizmet süresi 10 yıldan az olan ya da yeni göreve başlamış itfaiyecilerin ve onların ailelerinin büyük bir hak kaybıyla karşı karşıya kalmasına neden olmaktadır.

YIPRANMA PAYI HESAPLAMASINDAKİ ADALETSİZLİKLER

İtfaiyecilerin sahip olduğu yıpranma payının hesaplanması da kamuoyunda eleştirilen konulardan biridir. Bem-Bir-Sen Sendikası'nın 2021 yılında Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na ilettiği bir yazıda, yıpranma payı hesaplamasında yaşanan adaletsizlik vurgulanmıştı:

"Ortalama olarak ayda 30 saat yangın söndürme görevinde bulunan bir itfaiyecinin, 600 yıl boyunca yaşaması durumunda Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından uygulanması gereken, ancak uygulanmayan 5510 sayılı Kanunun 40. maddesindeki fiili hizmet süresi zammından yararlanabilmesi gerekmektedir."

Yıpranma payı, çalışanların belirli zorlu koşullarda faaliyet gösterdiği değerlendirilerek emeklilik süresine eklenen süreleri ifade eder. Türkiye'de polisler, askerler, maden işçileri ve radyasyona maruz kalan sağlık personeli bu paydan yararlanırken, itfaiye çalışanlarının yıpranma payının yalnızca yangınla direkt mücadele edildiği "dakika" başına hesaplandığı gözlemlenmektedir.

2018 yılında yapılan yasasal düzenlemeyle yıpranma payı kapsamına alınsalar da, yayımlanan genelge yalnızca yangın söndürme sürelerini dikkate almakta; acil durumlar, kurtarma operasyonları, soğutma süreçleri ve trafik kontrolü gibi görevler yıpranma payından sayılmamaktadır. Oysa itfaiyecilerin 24 saat esasına göre görev yaptığı ve birçok riskli duruma müdahale ettiği bilinmektedir.

MAAŞ, TERFİ VE DİĞER HAKLAR

İtfaiyecilere yapılan maaş artışları ve terfi imkanları, diğer riskli mesleklerle karşılaştırıldığında oldukça düşük kalmaktadır. Ayrıca, gönüllü veya taşeron olarak görev yapan itfaiyecilerin sosyal güvencelerden yoksun kalması, belirgin bir sorun olarak öne çıkmaktadır. Tüm-Bel-Sen Sendikası'nın açıklamasına göre, özlük haklarındaki adaletsizlik şu şekilde açıklanmaktadır:

"İtfaiye eri olarak görev yapan çalışanlar, işe başlarken 11. Dereceden başlarken, emekli olabilecekleri en düşük seviye 3. Derecedir. Ancak, itfaiye şoförleri işe alındıklarında 11. Dereceden başlayıp en yüksek 5. Dereceden emekli olma imkanına sahip olabilmektedir. Bu durum, hem özlük hem de mali anlamda itfaiye şoförlerinin mağduriyetine neden olmaktadır."

PSİKOLOJİK DESTEK İHTİYACI

Yangın, kaza, ölüm, patlama ve çocuk kurtarma gibi travmatik olaylarla sürekli karşılaşan itfaiyeciler, yüksek risk barındıran bir meslek grubunun üyeleridir. Ancak, bu tür travmatik anılar neticesinde, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), uyku sorunları ve depresyon gibi zihinsel sağlık problemleriyle mücadele eden itfaiye çalışanlarına yeterli düzeyde psikolojik destek verilmediği ifade edilmektedir. Avrupa'daki benzer riskli meslek gruplarının bu hizmetten yararlandığı, Türkiye'deki itfaiyecilerin ise bu haktan mahrum kaldığı belirtiliyor.

DÜNYADA İTFAİYECİLERİN HAKLARI

Dünya genelinde itfaiyecilerin yasal hakları, tazminatları ve yıpranma payları, ülkeden ülkeye farklılık gösterse de, mesleğin riskli ve hayati önemi gözetildiğinde birçok gelişmiş ülkede oldukça kapsamlı bir yapıya sahiptir. Uluslararası düzeyde itfaiyecilik, genellikle yasal olarak tanımlanan ve profesyonel bir meslek olarak kabul edilen bir alan olup, özel yasalara tabi olabilmektedir.

  • TAZMİNAT VE GÜVENCELER: Birçok ülkede itfaiyeciler, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu yaşamını yitirmeleri veya malul kalmaları durumunda kendilerine veya ailelerine kapsamlı tazminatlar ve emeklilik aylıkları ödenmektedir. Özellikle, bazı hastalıkların (kanser, kalp/akciğer hastalıkları gibi) meslekle doğrudan ilişkili kabul edildiği "varsayım" yasaları yaygın şekilde uygulanmaktadır.
  • YIPRANMA PAYI/ERKEN EMEKLİLİK: Fiziksel ve psikolojik anlamda yıpratıcı meslekler için sıkça uygulanan bu sistem doğrultusunda, itfaiyeciler daha düşük yaşta emekli olabilir ya da her bir hizmet yılını emeklilik hesaplamasında birden fazla yıl olarak saydırabilirler. Türkiye'deki "dakika bazında" hesaplama, uluslararası uygulamalarla kıyaslandığında oldukça geride kalmaktadır.
  • PSİKOLOJİK DESTEK: Travmatik olayların ardından zihinsel sağlığın korunması amacıyla spesifik destek programları ve rehabilitasyon hizmetleri standart olarak sunulmaktadır.