Faiz Harcamaları Rekora Koşuyor! Kamu Kaynakları 7 Ayda Geçen Yılı Aştı
2025'in ilk yedi ayında Hazine'nin faiz ödemeleri 1 trilyon 162 milyar lirayı geçti. Bu miktar, 2024 yılı boyunca yapılan ödemelere neredeyse denk geliyor. Yükselen faiz oranları kamu kaynaklarını azaltırken, eğitim ve sağlık gibi kritik alanlara ayrılan bütçeyi de olumsuz etkiliyor.

YEŞİM GÖKÇE
Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın verdiği bilgilere göre, Ocak-Temmuz 2025 döneminde Hazine'nin gerçekleştirdiği faiz ödemeleri 1 trilyon 162 milyar 553 milyon TL'ye ulaştı. Bu rakam, 2024 yılında gerçekleştirilen toplam faiz ödemesi olan 1 trilyon 175 milyar TL seviyesine oldukça yakın. Başka bir deyişle, 2025 yılının ilk yedi ayında Hazine, geçen yılın tamamına denk bir faiz ödemesi yapmış oldu.
SON BEŞ YILDAKİ DİKKAT ÇEKİCİ YÜKSELİŞ
Ekonomist İnan Mutlu'nun sosyal medya üzerinden paylaştığı Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine dayanan grafikte, son beş yılda Hazine'nin faiz ödemelerinde dikkat çekici bir artış olduğu görülüyor. 2020 yılında 121,2 milyar TL olan faiz harcamaları, 2021'de 160,3 milyar TL'ye ve 2022'de 287,2 milyar TL'ye yükseldi. Bu rakam, 2023 yılında 564,9 milyar TL'ye çıkarak neredeyse iki katına ulaştı. 2024 yılı itibarıyla toplam faiz ödemesi, 1 trilyon 175,5 milyar TL ile bir önceki yıla göre yaklaşık %108'lik bir artış göstermektedir. Özellikle 2025 yılının sadece Ocak-Temmuz döneminde 1 trilyon 162,6 milyar TL'lik bir faiz ödemesi gerçekleştirilmesi, beş yıl öncesine göre neredeyse 10 katlık bir artışı göstermektedir. Kamu kaynaklarının artan oranda borç faizlerine yönelmesi, bütçenin faiz yükünün ne denli hızla büyüdüğünü gözler önüne seriyor.
Uzmanlar, faiz harcamalarındaki bu olağanüstü artışın, kamu harcamalarının yapısını da değiştirdiğine vurgu yapıyor. Yükselen faiz giderleri, devletin eğitim, sağlık gibi temel hizmetlere ayırabileceği bütçeyi sarsmaya başladı. Özellikle 2025 yılının ilk çeyreğinde bütçeden yapılan 463 milyar TL faiz ödemesi, aynı dönemde sağlık harcamalarına ayrılan miktarın neredeyse iki katı oldu. Yılın ilk üç ayında bütçeden her 100 liranın yaklaşık 14,7 lirası faize, 11,4 lirası eğitime ve 7,9 lirası sağlığa yönlendirildi. Bu veriler, faiz harcamalarının sadece hızla artmakla kalmayıp, eğitim ve sağlık gibi kritik kamu hizmetlerine ayrılan payların da altında kaldığını gösteriyor. Sonuç olarak, toplanan vergilerin ve kamu kaynaklarının büyük bir kısmı gitgide artan borç faizlerinin karşılanmasına harcanıyor.
YÜKSEK FAİZ ORANLARININ ETKİLERİ
Hazine’nin faiz yükünün bu kadar yükselmesinin arkasında, 2024 ve 2025 yıllarındaki yüksek faiz oranlarının doğrudan etkisi bulunuyor. Enflasyonla mücadele amacıyla Merkez Bankası, 2023 ortalarından itibaren politika faizini kademeli olarak artırdı. Bu sıkı para politikası sonucunda, 2024 yılı boyunca hızlı bir yükseliş gösteren politika faizi, 2025 Nisan ayında yüzde 46 seviyesine ulaştı. Türkiye, bu yüksek oranlarla dünya genelinde en yüksek politika faizlerinden birine sahip oldu. Hazine de bu dönemde iç ve dış borçlanmalarını bu çok yüksek faiz oranları üzerinden yapmak zorunda kaldığı için yeni borçların getirdiği faiz yükü artarak devam etti.
'NAS' POLİTİKASI ENFLASYONUN KONTROLDEN ÇIKMASINA NEDEN OLDU
Ekonomistler, faiz ödemelerindeki bu yükselişin arka planında son birkaç yılda benimsenen makroekonomik politikaların yattığını ifade ediyor. 2021 sonlarında uygulamaya konulan “düşük faiz” (nas) politikası beklenildiği gibi olumlu sonuç vermedi ve enflasyonu kontrolden çıkararak Türk Lirası'nın değer kaybetmesine yol açtı. Enflasyondaki bu artış, hükümeti 2024'ten itibaren faizleri artırmak zorunda bıraktı. Sonuç olarak, %40-50 aralığına ulaşan yüksek faiz oranları Hazine'nin borçlanma maliyetini büyük ölçüde yükseltti ve bütçeden faize ayrılan miktarın rekor seviyelere ulaşmasına sebep oldu. Eğer mevcut durum devam ederse, 2025 yıl sonunda faiz ödemelerinin 2 trilyon TL'ye yaklaşması bekleniyor.
Ekonomi uzmanları, kamu bütçesinden faize ayrılan bu büyük tutarların uzun vadede ciddi maliyetler doğuracağını belirtmektedir. Faiz yükünün yüksek seyretmesi, devletin yatırım, altyapı ve sosyal harcamalar gibi alanlara aktarabileceği kaynakları restriktif hale getirirken, bütçe dengeleri üzerinde de baskı oluşturuyor. Faiz ödemelerine giden her ek lira, kamu hizmetleri ya da kalkınma projelerine kalacak kaynağın azalması anlamına geliyor. Bu nedenle, faiz giderlerindeki artış, ekonomik sürdürülebilirlik ve mali disiplin açısından kaygı verici olarak yorumlanıyor. İlerleyen süreçte faiz oranlarının düşürülmesi ve enflasyonun kontrol altına alınması, kamu kaynaklarının daha etkin bir biçimde yönlendirilmesi için hayati önem taşımaktadır.